14 Ocak 2014 Salı

dua



BANA ÖYLE BİR GÖNÜL VER Kİ:
Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile,
bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım.
Günlük yaşamda "ben" yerine, daha çok "sen" sözcüğünü kullanabileyim…

BANA ÖYLE BİR SEVGİ VER Kİ:
Sonsuz bir hazine gibi bitmesin, çoğalsın daha da sevdikçe,
doldursun sarsın çevremi.
Hatta düşmanlarımı da sevebileyim…
 
  BANA ÖYLE BİR GÜÇ VER Kİ:
Herkesten daha çok çalışabileyim, tutsak düşmeyeyim
doğanın koşullarına, eşim ve çocuklarımı da mutlu et ki,
mutluluğu başkalarına da götürebileyim…
BANA ÖYLE BİR SAĞLIK VER Kİ:
Düşünebileyim, konuşabileyim.

BANA ÖYLE BİR ERDEM VER Kİ:
İbadet edebileyim, iyilik etmeyi ve sevinçten buğulanmış gözlerle, teşekkür
edenlere;
bir şey yapmadım, anımsamıyorum diyebileyim.
BANA ÖYLE BİR YETENEK VER Kİ:
İyi eş, baba, anne, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi vatandaş olabileyim.

BANA ÖYLE BİR UMUT VER Kİ:
Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için
karamsarlığa düşmeyeyim, herşeyden aklanmış olarak yaşama
yeniden başlamak üzere bağışlanabileceğimi bileyim.

BANA ÖYLE BİR ANLAYIŞ VER Kİ:
düşünebildiğim, yargılayabildiğim, inandığım, kahrolduğum, varolduğum şu
anda bu sözleri söyleyebildiğim için şükredebileyim.

BANA ÖYLE BİR TALİH VER Kİ :
Yıllar sonra beni hatırlayanlar "herkese iyilik eden, tüm insanları seven,
o düzeyde de sevilen bir kişiydi " diye konuşsanlar ve ben de huzur içinde
olabileyim.
 
   BANA ÖYLE BİR İRADE VER Kİ:
Birgün yenilip, içimdeki şeytanın kurallarına doğru yönelirsem;
bu bir düşünce ise düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir uzanma ise
elimi durdurabileyim.
BANA ÖYLE BİR SABIR VER Kİ:
  Sükûneti bulayım, durabileyim, düşünebileyim…
                
                           
                                                           
Ey yerleri ve gökleri, dağları ve denizleri ile bütün kainatın ve kâinatta bulunan bütün mevcûdâtın sahibi Yüce Rabbim!
Huzuruna diz çöktüm, el açtım, boyun büküp Senden rahmet,
Senden merhamet ve Senden lütuf ihsan dilemeye geldim….
Bu âciz kulunun dualarını dergâhı izzetinde kabul eyle.
Ey her şeye kadir olan Rabb-i Rahimim!
Ey ezel ve ebed sultâtı Yüce Hâlikim!
Senin dergâhından daha büyük dergâh yok ki, oraya varayım…
Senin huzurundan daha yüce huzur yok ki, oraya durayım…
Ve Senin kapından daha yüce kapı yok ki,onu çalayım…
Çaresizim bîtabım, âciz ve perişanım.
Yâ Erhâmerrahımın! Sana sığındım, Sana güvendim, sabır ve tevekkülle Sana yöneldim.
Beni şaşırtma. Beni yanlış yol ve hareketlere sapmaktan muhafaza eyle.Şerden uzak, hayra yakın eyle, ALLAH’IM!
Amin, Amin, Amin…….
BİZİ GÜCLÜ YAPAN YEDİKLERİMİZ DEGİL, HAZMETTİKLERİMİZDİR !
BİZİ ZENGİN YAPAN KAZANDIKLARIMIZ DEGİL, MUHAFAZA ETTİKLERİMİZDİR !
BİZİ BİLGİLİ YAPAN OKUDUKLARIMIZ DEGİL, KAFAMIZA
YERLESTİRDİKLERİMİZDİR ! >

 

   MEVLANANIN DİLİNDEN DUA
"Yâ Rabbî!
Bizim hâlimize bakarak muâmele etme. Kendi ikrâm ve ihsânına göre bize muâmele eyle.
Yâ Rabbî!
Kerem ve lütfunla hidâyet ettiğin kalbi tekrar dalâlete, sapıklığa meylettirme.
Belâları bizden sarf eyle, çevir ve değiştir.
Ey affı çok olan, günahları örten Rabbim!
O günahlar dolayısı ile bizden intikam alma. Bize azâb etme.
Yâ Rabbî!
Biz nefis ile şeytana köpek gibi tâbi olduksa da sen, azab arslanını bize saldırtma.
Ey Hayy, ebedî diri olan Rabbim!
Taleb ve duâ üzerine nasıl olur da kerem etmezsin. Sen kerem sâhibisin.
Ey mahlûkâtın, yaratıkların canlıların ihtiyâcını gideren Rabbim!
Sen varken hiç bir kimseyi hatırlamak ve ondan bir şey ummak lâyık değildir.
Yâ Rabbî!
Rûhumda bir ilim katresi var. İlâhî onu hevâ rüzgarıyla ten toprağından muhâfaza eyle.
Ey ihsânı çok olan Rabbim!
Cefâ içinde geçip giden ömre merhamet et.
Ey affetmeyi seven Rabbim!
Bizi affeyle. İsyân derdimize çâre eyle.
Ey yardım isteyenlerin yardımcısı!
Bizi hidâyete çıkar.
Yâ Rabbî!
Duâ ve yakarışlarımızda sana lâyık  olmayan  sözleri  bilmeyerek söyleyip hatâlarda bulunmuş isek, o kelimeleri sen ıslâh et ve duâmızı kabul buyur.
Çünkü sözlerin hâkimi ve sultanı ancak sensin.
Ey âlemin yaratıcısı!
Kasvetli, kararmış, katılaşmış âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin.
Bizi köle gibi kullanan bu serkeş nefisten bizi satın al.
O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zulmü canımıza yetti).
Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizli ve açık her şeyi bilirsin."

İLİM İNSANLIĞA GÜÇ VERİR, İMANDAN YOKSUN GÜÇ
                 İNSANLIĞA ZARAR VERİR
Duânın önemi
Duâ, istemek demektir. Aç bir kimsenin, iştihâlı olduğu bir zamanda yiyecek istemesi gibidir. Duâ, Allahü teâlâya yalvararak

 murâdını istemektir. Allahü teâlâ, duâ eden Müslümanı çok sever. Duâ etmeyene gadap eder. Duâ mü’minin silâhıdır. Dînin temel direklerinden biridir. Hadis-i şerifte, “Duâ müminin silahı, dinin de direğidir.” buyuruldu.
Duâ, gelmiş olan dertleri, belâları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mâni olur.Çünkü, Peygamberimiz, “Duâ belâyı önler.”buyurmuştur.
Duâ etmek, namaz, oruç gibi ibâdettir. Allahü teâlâ, “Bana ibâdet yapmak istemiyenleri, zelîl ve hakîr
 yapar, Cehenneme atarım” buyurdu. Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, ni’metlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def’ için ve faydalı şeyleri vermek için de, duâ etmeği sebep yapmıştır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Duâ, ibâdetin aslı ve özüdür. Allah katında duâdan makbûl birşey yoktur. Duâ yetmiş türlü kazâyı önler. Ömrün bereketini artırır.”
“Kazâ, ancak ve yalnız duâ ile durdurulur.”
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, “Duâ, kazâyı, belâyı defeder”   buyurdu.
Duânın yapılması  mukadderata bağlıdır. Takdirde duâ varsa elbette yapılır. Duânın belâyı önlemesi kazâ ve kaderdendir. Nitekim Peygamberimiz, “Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabûl olan duâ, o belâ gelirken korur.” buyurmuştur.
Peygamber efendimiz, “Allahü teâlâya günah işlemiyen dil ile duâ edin!” buyurunca, böyle bir dilin nasıl bulunacağı soruldu. Bunun üzerine “Birbirinize duâ edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir” buyurdu.
Duanın halis niyetle yapılması gerekir. Allahü teâlâ, “Bana hâlis kalb ile duâ ediniz! Böyle duâları kabûl ederim” buyurdu.
Duâ şartlarına uygun yapılmalıdır. Peygamber Efendimiz, “Duânın kabul olması için iki şey gerekir. Duâyı ihlas ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği
helaldan olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı duâ kabul olmaz” buyurdu.
Haram lokma yiyenin duâsı kırk gün kabûl olmaz. Duâ ihtiyacı gideren, saâdete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu
 anahtarın dişleri, helâl lokmadır.
İlâhî! Herkesi sıkıntıdan kurtaran yalnız sensin. Bizi dünyada ve âhıretde sıkıntıda bırakma! Muhtaçlara, herşeyi gönderen, yalnız
sensin! Dünyada ve âhıretde hayırlı, faydalı olan şeyleri, bize gönder! Dünyâda ve âhırette, bizi kimseye muhtâç bırakma! Âmîn.

GÜNÜN DUASI]

Ey, bir belaya maruz kaldıklarında sabırları, lutfedilen nimetler karşısında da şükürleri pek az olan biz zayıf ve çaresiz
kulların
Rabb’i! Dünyanın feci ve korkutan hadiseleri ve dehrin musibetleri karşısında bize inayet eyle; fesatçıların şerlerinin bize
 ulaşmasına mani ol.
Şer güçlerin şerlerinden bizleri muhafaza eyle. Efendimiz Hazreti Muhammed’e, aile fertlerine ve bütün ashabına
salât u selam ederek bunları Senden dileniyoruz, Rabb’imiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder